Dijital Sanat ve Hagia
Sanat, yüzyıllar boyu farklı kişilerce farklı yorumlanmış, yüzyılın gereklerine göre şekle bürünmüştür. Bu yüzyılın bir gerekliliği olarak teknolojinin hayatla iç içe olduğu bir dönemde yaşıyoruz. Sanatın teknolojik gelişmelerden etkilenmemesi beklenemez ki, teknoloji de yeni akımlara ve anlayışlara yön vermiştir.
Peki geleneksellikten bilişselliğe doğru evrilen sanatta, dijital sanat nedir?
Sanat dediğimiz olgu; estetik kaygıyla oluşturulan bir yaratıcılık ürünüdür. Geleneksel anlayışta sanat icra edilirken fiziksel olarak varlığını görürüz, duyarız, hissederiz. Dijitalleşmeyle birlikte; bilginin kolayca ulaşılabilirliği, temas edilen insanların sayısının artması, tecrübelerin paylaşılması üretkenliği de farkındalığı da artıyor. Diğer yandan sanatın sınırları artık somut olmaktan da çıktığını söylemek yanlış olmaz. Somut olanlarınsa ulaştığı insan sayısı ve etkisi artıyor. Bilişim çağı, sanatın boyutlarını daha ileriye taşıyor ve hatta sanatın kurallarını da dönüştürüyor. Dijitalleşme sanata yeni kurallar koyuyor, var olana yeni boyutlar kazandırıyor, görünürlüğünü arttırıyor.
Teknoloji, sanata yeni anlamlar yükleyen ve içeriğini, konusunu, kullandığı malzemeyi genişleten sınırsız bir kaynak. Hiç bitmeyecek, sınırsız renkte boya; sayısız enstrüman, birçok ışık ayarları var. Bunları birbiriyle uyumlandıracak, birleştirecek bilgiye sahip bir de yapay beyin. Geriyeyse sanatçının sınırsız hayal gücü ve yaratıcılığı kalıyor. Sanatçının farklı beceri ve araçları kullanması, karşı taraftaki işitsel ve görsel ögenin etkisini arttırıyor.
Sanatın materyalleri, bilgisayar temellerine dayanan veri, yapay zeka, yazılımdan yararlanıyor. Sanatçıların kullandığı yöntem ve metotları genişleten bir pencere olan teknoloji, estetik kavramına yeni bir hacim veriyor.
Hagia Nedir?
Hagia, benim de içinde bulunduğum bir sosyal-sanat girişimi. Hagia, ismini Ayasofya’dan aldığımız bir miras. Unutulmuş Anadolu motiflerini derliyoruz, dijital ortamda üzerinden geçiyoruz. Yeniden renklendirip ses ve hareket ekliyoruz. En sonundaysa Anadolu’nun az bilinen hikayelerini ekleyerek paylaşıyoruz. Aslında bu kadar kısa olsa da, anlattığı hikaye çok derin. Bir motifin oluşması, türküler, gelenekler, Anadolu’nun içinden hikayeler kolayca oluşan ve kolayca unutulacak değerler değil. Ben ve ekip arkadaşlarım bunu yaşatmak istiyoruz. Türkiye’nin dört bir yanından hikayeler, motifler topluyoruz, insanlara ulaşıyoruz, Hagia’nın hikayesini anlatıyoruz.
Hedefimizse 81 şehrin her birine bir motif yapmak, dijital ortamda yeniden yaşatmak ve her birine Anadolu’nun bir hikayesini vermek. Kendimize de ‘Beyaz Güvercin’ temsilini benimsedik, Beyaz Güvercin gibi iyi haberin, umudun sembolü olmayı. Beyaz güvercinin hikayesi Büyük Tufan’a dayanır. Hz. Nuh’a tufanın bittiğini haber veren beyaz güvercindir. Beyaz Güvercinin ağzında taşıdığı zeytin dalı gibi biz de dijital sanatımızla Anadolu’yu hatırlatmak istiyoruz. Belki her gün karşılaştığımız, yanından geçip gittiğimiz halının, caminin, heykelin, kapının bir hikayesi var. Ama sesini ancak fısıltıyla duyurabiliyorken biz ona kulak vermek istiyoruz.
Bize destek vermek için sosyal medya hesaplarımızdan bizi takip edebilirsiniz: https://www.instagram.com/hagia.official/ https://tr.linkedin.com/company/hagia
